Gelenekler ve kültürel miras
Kürdistan’da ortaya çıkan Halaf Kültürü, Kürtlerin ataları diyebileceğimiz toplulukların kültürel altyapısını yarattı. Kültürlerin şekillendiği ilk yerleşim yerleri; Şanidar, Jarmo, Oylum Höyük, Titriş, Çayönü, Zeviya Çemé,Tepa Gewrê, Giyan, Ganj Dara, Hureyra, Deh Luran gibi Kürdistan’ın ilk yerleşim yerlerinde gerçekleştiğini antropolojik ve arkeolojik çalışmalar bize yeteri bilgi ve bulguyu sunmaktadır. İnsanlık tarihinin şafağı olarak da kabul edebileceğimiz bu kültürel devrim insanlık için tarihsel bir önem arz ettiği kadar, Kürtler için de tarihsel bir önemdedir. Günümüze kadar varlığını tarihin en büyük direniş ve varolma mücadelesini vererek korumayı başaran ender halklardan biri olan Kürtler eliyle, insanlık tarihinin en büyük ve değerli tarihsel mirası, neolitik kültür MÖ 6 bin yıllarına doğru bu bölgede yaygın olarak kurumlaşmaktadır. İnsanlığın en köklü adımının, uygarlığı doğuracak tüm icatların bu alandaki kültür tarafından yaratıldığı gözlenmektedir.
Halaf kültürü Hurriler ile birlikte yeni bir kültürel kimlik kazandı. Bu kültürel oluşum, değişik uygarlıkların, krallıkların, devletlerin ve imparatorlukların sağlam bir kültürel mirası oldu. Başta Hurriler, olmak üzere bu kültürel miras üzerinde Gutiler ve Hattians dönemi, M.Ö 2 binlerde Kassites, Mitanni, Mannai (Manaeans), Urartu, Medler ve Mushkular yaşamıştır. Sözü geçen halkların hepsi ortak bir kimliği paylaşan ve aynı dili konuşan ya da aynı dilin farklı lehçelerini kullanan halklardır. Ansiklopedi Kurdistanica'da yer alan bilgilere göre, Kürtlerin atalarının kökeni Hurrilerden Gutilere (Kurti) ve Medya, Carducci (Karduği) doğru devam eder. Daha sonra bu tarihi ve kültürel miras çeşitli uygarlıklar taraından yapılan işgal ve baskıların gölgesinde kalmıştır. Özgün kültürel mirasın önemli bileşenleri kayboldu ya da yok edildi. Eski Kürt şehirlerinden biri olan Hasankeyf, yakında su ile kaplı Ilısu Barajı altında kalacak. Bu durum bölge kültürünün yok edilmesine en güncel örneklerden biridir. Buna rağmen de Kürt fiziksel mirasın sayısız örnekleri vardır.
Hurriler, günümüz dünyasında inkar, imha ve asimilasyoncu uygulamalar altında varlığını "devletsiz" sürdüren Kürt halkının tarihteki temsilcileri oldular. Ve en önemlisi de insanlık tarihinin ilk uygarlığı ve kendinden sonraki uygarlıkların gelişiminde etkili rolü bulunan Kürdistan Uygarlığı’nın doğuşunu da sağlamış oldular. Hurrilerin Kürdistan’da egemen olmasıyla birlikte kültür alanında önemli ve köklü bir ilerleme sağladı. Sonraki uygarlıkların, devletlerin, krallıkların ve imparatorlukların asla göz ardı edemeyeceği, yok sayamayacağı kadar zengin bir dil ve kültür oluştu. Bu kültürel gelişim Hitit ve Urartu uygarlıklarının mayasını oluşturdu.
Tel Halaf kültürünün yanı sıra M.Ö 4 bin yıllarında Güney Mezopotamya'dan yayılan bir başka kültür olan Ubaidian kültürüne rastlanır. Bu kültür Kürtlerin atalarının külütüründen farklılık gösterir. 1927 yılında, arkeolog Ephraim Speiser Musul'un 24 km kuzeydoğusunda bulunan Tepe Gawra (Büyük Höyük) da antik yarım yerleşik Ubeyd (Ubaidian) kültürünün kalıntılarını keşfetti. Bu yerleşim kültürü M.Ö 5. ve 2. binyılları arasına uzanmaktadır ve bölgedeki uygarlıkların 24 seviyelerini içerir. Bu kültüre ait site anıtsal kalıntıları ve ince mimarisi ile bir akropol kalıntıları bulunmaktadır.
Tell Halaf sakinlerinin geçim tarzı kuru tarıma dayanmaktadır. Bu tarz tarım, insan eliyle bir sulama yapılmaksızın, doğal iklim döngüsünün ve hava koşullarının getirdiği yağışa bel bağlamaktadır. Bu toplumda tarımsal üretim ağırlıklı olarak, yabanıl bir buğday türü olan emmer buğdayını, arpayı ve keteni ana ürün kullanmaktadır. Halaf Dönemi boyunca iki sıralı arpanın ekildiği, ama dönemin sonlarına doğru altı sıralı arpaya geçildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca sığır, koyun ve keçi yetiştirmişlerdir.